24 Temmuz 2011 Pazar

Hollanda

-Amsterdam-

2010 Ekim'in son günleriydi. Türkmen bir arkadaşımla beraber Amsterdam'a gitmeye karar verdik. Brüksel'den 12:30 gibi trene bindik ve 15:00 gibi Amsterdam'a vardık. Merkez tren istasyonundan çıktığımız gibi dikkatimizi çeken ilk şey bisikletlerin çok fazla olmasıydı.


Amsterdam'da bisiklet kullanımı o kadar yaygın ki bisikletler için özel yollar ve trafik ışıkları bulunuyor. Şehri gezerken bisiklet kiralamanız gezinize değişik bir hava katabilir. Yollarda bisiklet görmeye alışkın olmayan biz Türkler için oldukça farklı bir şehir. Bir kaç defa ezilme tehlikesi atlattım. Yukarıdaki resimde gördüğünüz gibi bir sürü bisiklet park edilen özel alanlar var; fakat, anlamadığım bunca bisikletten kendi bisikletini bu insanlar nasıl buluyorlar.


Amsterdam özgürlükler şehri olarak biliniyor. Amsterdam'a geldiğimiz ilk anda ilk hedefimiz kuşkusuz seks müzesi oldu. Seks müzesinde pornonun bir nevi geçmişi anlatılıyor. Yukarıda gördüğünüz sandalyelerde uzun süre oturursanız sandalyenin altından dildo çıkıyor ve namüsait bölgelerinize temas ediyor; Amaç çok oturma!


Madame Tussauds müzesine giriş 25 Euro ve yanlış hatırlamıyorsam 17:00 da kapanıyor.



Amsterdam kanallar üzerine kurulmuş bir şehir. Her köşe başında bir kanal var. Şehir inanılmaz güzel görünüyor bu kanallarla. Ayrıca Madame Tussauds'dan ilerleyerek devam ederseniz bir kanal boyunca lale dükkanları göreceksiniz.


Red Light Sokağı Amsterdam'ın en ünlü cazibe merkezi olsa gerek. Burası gerçekten oldukça enteresan bir sokak. Camlarda striptiz dansı yaparak erkek düşürmeye çalışan kızlar, canlı porno tiyatroları var.Kızlarla fiyatı konuşabilirsiniz. Benim sorduğum kız saatine 100 Euro istemişti. Kızlar da çok güzel. Bu caddede yürümek utanılacak bir şey değil. Herkes oldukça rahat. Canlı porno tiyatrolarında fiyatlandırma dakika üzerinden hesaplanıyor. 2 dakika seyretmek 2.5 Euro ydu. Bu tiyatrolarda hetero, gay, lezbiyen, biseksüel, grup ve transeksüel porno seçenekleri var. Bu caddede yürürken duyduğumuz diller genellikle Rusça, Arapça ve Türkçe oluyor. Caddede ve şehir genelinde ayrıca seks barlar var. Kızların fotoğrafını çekmenizi önermiyorum aksi takdirde Faslı abiler size sorun çıkarabilirler.


Ben gittiğimde Madame Tussauds müzesi önünde büyükçe bir lunapark vardı. Yanınızda dizüstü bilgisayar varsa McDonalds'da ücretsiz internet bağlantısından faydalanabilirsiniz. McDonalds'da yemek yerseniz duvarlarda yemeğiniz bittikten sonra kalkın, kalkmazsanız uyarılırsınız, uyarıya kulak asmazsanız polisi ararız yazısı sizi şaşırtmasın.


Sabahın ilk saatlerinde nihayet bir yel değirmeni görüyorum. Amsterdam'ın merkezinde tamamen açık herhangi bir yandan kapalı olmayan pisuvarlar bulunuyor. Ulu orta çiş yapabiliyorsunuz. Amsterdam'da ayrıca uyuşturucu tüketimi serbest ve bir çok Mariano/Kenevir (kaba tabirle ot) kafesi var. Amsterdam marjinal bir şehir sayılabilir. Sokakta insanlara soru sormaktan çekinmeyin. Neredeyse herkes (klasik bir Flaman alışkanlığı) İngilizce bilir ve size mekan tavsiyesinde bulunurlar. Amsterdam'da ayrıca Hard Rock Cafe de bulunuyor. Genel olarak çok çılgın bir şehir olsa da ben çok fazla beğenmiyorum Amsterdam'ı. Güneşin doğduğu ilk saatlerde Hollanda'yı terk ediyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder